Savaş Tanımları
Baldan filmin üzerinden uzunn zamanlar geçti ve elimizde kalanlar savaşlar şimdi. Son film Gallipoli idi belki bize yakın gelen adıyla Gelibolu ama hep bir uzaklığı koruyan tanımları kabul etmemiz gerekir. Ne savaş çocuğuyuz biz ne de kahramanlık tohumu... İnsanlığın içine atılmış bir kuşak kayıplığını bulmaya adandı ve Geliboluda hepimizden birer parça vardı. Yakışıklı görünmeli subay elbet, kurulacak ilişkiler vardı.Fakat ne zaman paydos denmeli savaşa ve sen ki Avustralya'dan kalktın gördüklerin hava-i fişek olmamalı. Birileri var hayatında koşu sonucu yaralanan ayaklarına acıyan ve diğer birileri olmamalıydı yanında ,ki onlar canavar. Bilgelik sürekli bir neşe gerektirir derken Montaigne seni atlamış olmalı çocuk. Sen savaş ortasında gülen surat, kimlere aldandın bilmediğin topraklara koşmaya ve öyle tatlı serttin ki en korkağı bile sürükleyen yanında. Ve savaşta karıştı korkakla cesur belki yaşamak için korkaktın ki sen çelik gibi bacaklar taşırdın. Mektubunu alıp ardından yaş dökenler senin kadar sevecen oldu mu? Kim emindi hayatından senin yanında ve hayatın değersizliği çok iyi bir oyuncaktı cesur amirinin ayaklarında. Sen öyle yansıtıldın ki ekranda o eski bankın üzerindde yazan sözleri hatırlattın sahnenden dekorlara:'' Above all nationalities that is humanity!''. Bir müddet geçti ve '' ama Türklerin silahı var onların neden yok?'' edirtmayi başarıp mızmız oyunlarımızı getirdin akla. Yaramaz çocuklar böyledir ne de olsa en yakınlarının değil sevdiğinin yanında olduklarından haylaz denmiştir onlara. O kadar haklıydı ki yazar grçekten de ''Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok'' tu ve evrensellik ölçütleri seni diğer filmlerle birleştirmişti. Kendi filminin sonunda öldü altın saçlı çocuk. O ki hiç 21 yaşında olamadı. Ama diğer filmde yaşadı hayallerde ve dönüp savaşından en erkek görünenlere ağzının payını verdi sonunda.
Senin olmayan savaşlar alırken hayatını sen şimdi eski tekerlemeni tekrarla ki onlar seni koruyandan dua olarak kaldı sana...
3 Aralık 2010 Cuma
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
